Kıl Dönmesi Nasıl Geçer? telefon numarası, müşteri hizmetleri ve adres bilgilerine hızlı ulaşmak isterseniz aşağıdaki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.
Kıl dönmesi, genellikle kalça ve kuyruk sokumu bölgesinde ortaya çıkan, ancak saçlı deri bölgelerinde de kıl köklerini etkileyen, küçük delikler veya tünellerde oluşan kist ya da apselerle karakterize inflamatuar bir durumdur.
Latince kökenli “Pilus” (kıl) ve “nidus” (yuva) kelimelerinden türetilen kıl dönmesi hastalığı, genellikle erkeklerde daha sık görülür. Vücuttaki tüylerin kuyruk sokumuna düşüp burada sıvı dolu kistik bir yapı oluşturmasıyla beliren kıl dönmesi, ağrı, kızarıklık, apse, şişlik, irin veya kanlı akıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Kıl dönmesi hastalığının etkili bir tedavi yöntemi genellikle kıl dönmesi ameliyatıdır.
Pilonidal sinüs olarak bilinen kıl dönmesi, hijyen kurallarına uyulması ve vücuttaki tüylerin düzenli olarak alınmasıyla önlenebilen bir hastalıktır. Ancak bir kez ortaya çıktıktan sonra, hastanın tek yapabileceği şey, klinik veya hastanelere başvurarak bir genel cerrahi uzmanından destek almaktır. Çünkü kıl dönmesi, zamanla kendiliğinden geçebilecek bir rahatsızlık değildir.
Kıl dönmesi hastalığının temel nedenleri, deri altında kalmış kıl kökü artıkları, kronik travma (uzun süre oturma gibi alışkanlıklar) ve derin kuyruk sokumudur.
Kuyruk sokumundaki kıl dönmesi belirtileri tespit edildiğinde, hasta basit veya karmaşık bir durum olarak sınıflandırılır ve tedavi yöntemi buna göre uygulanır.
Periyodik kontroller, hastalığın gelişimini izlemek için düzenli olarak gerçekleştirilir.
Pilonidal abse (kıl dönmesi absesi), polikliniklerde sıkça karşılaşılan bir hastalık grubunu oluşturur.
Tedavi prensibi genellikle absenin boşaltılması, bölgenin tüy dökücü kremlerle kılardan arındırılması, kuyruk sokumu bölgesinin antiseptik ya da antibakteriyel şampuanlarla yıkanması ve düzenli duş alınması üzerinedir.
Erken teşhis edilen vakalarda ameliyat gerekmemiş olabilir. Bu durumda epilasyon, yerel bakım, lazer veya kristalize fenol uygulamaları gibi ameliyatsız çözümler başarıyla kullanılabilir ve başarı oranı genellikle %80-90 civarındadır.
Karmaşık vakalarda ise rhomboid eksizyon + limberg flep cerrahi tedavisi, en uygun tedavi yöntemi olarak kabul edilebilir. Bu durumda hastalığın tekrarlama olasılığı genellikle %0.1-2 civarındadır.
Kıl dönmesi durumunda, kalça bölgesinde oturma sırasında artan şiddetli ağrı, çevresindeki bölgede kızarıklık, oluşan kist veya apsede irin ya da kanama, yaygın olarak karşılaşılan belirtiler arasındadır. Oluşan akıntı aynı zamanda hoş olmayan bir koku yayabilir. Bu belirtilere ek olarak, nadir de olsa mide bulantısı, ateş ve genel bir yorgunluk hissi de gözlemlenebilir.
Kıl dönmesinin belirtileri şunlardır:
Makat bölgesindeki kıl ve tüy kümeleri, vücut tarafından yabancı madde olarak algılanır ve zaman zaman sinüs ağzından dışarı akan kötü kokulu, sarı renkli bir akıntıya neden olabilir.
Kıl dönmesi hastalığı, kuyruk sokumundaki ağrı, apse kaynaklı şişlik, bölgedeki kızarıklık ve kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Ayrıca apsenin dışarı taşması sonucu iç çamaşırında görülen sarı renkli akıntı da tipik belirtiler arasında yer alır.
Kuyruk sokumundaki deride, genellikle bir iğnenin başı kadar ya da misket büyüklüğünde bir delik bulunur, bu delik kıl dönmesinin sinüs ağzı olarak adlandırılır. Deri altında biriken kıl kümesinin etrafında oluşan apsenin bazen patladığı gözlemlenir, ancak bu durum kıl dönmesinin tedavi olduğu anlamına gelmez. Bu durumda akıntılar devam eder. Kuyruk sokumundaki kıl dönmesi hastalığı, tedavi gerektiren bir durumdur.
Kıl dönmesi hastalarının bazıları hafif ağrılar yaşarken, diğerleri daha ağrılı kitlelerin oluşması ve kanlı apse akıntısıyla karşılaşabilir. Belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterir, bazı hastalarda belirti olmazken, diğerlerinde bölgedeki enfeksiyon nedeniyle yüksek ateş ve halsizlik görülebilir.
Günümüzde, kıl dönmesi tedavisi için ameliyatsız yöntemler, hastalar tarafından daha çok tercih edilmektedir. Klasik cerrahi yöntemlerde kullanılan genel anestezi yerine lokal anestezi kullanılarak aynı gün içinde muayene ve tedavi gerçekleştirilebilir. Proktoloji uzmanının yapacağı muayene sonrasında en uygun tedavi seçeneği belirlenir ve hasta bu konuda bilgilendirilir. Ayaktan ve yatış gerektirmeyen lazer tedavisi, hızlı iyileşme sağlayarak hastalara konforlu bir tedavi imkanı sunar.
Kıl dömesi genellikle erkeklerde görülen bir rahatsızlık olup, kalça bölgesi ve kuyruk sokumunda ortaya çıkar. Vücuttaki batık tüylerin deri altında birikmesi ve büyümesiyle meydana gelen bu sorun, farklı etkenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Öncelikle deriye uygulanan basınç, sürtünme ve hijyen kurallarına dikkat edilmemesi kıl dönmesinin oluşmasına neden olabilir. Bu rahatsızlığın yaygınlaşmasında, günümüzde sıkça karşılaşılan kaykılarak oturma alışkanlığının da etkili olduğu belirtilmektedir.
Kıl dönmesinin tedavisi için ameliyatsız yöntemlerin kullanılması mümkündür. Ancak bu noktada tedavi yönteminin başarısı, kullanılan teknik, deneyimli ekip ve kaliteli malzemelerle doğrudan ilişkilidir. Ameliyatsız tedavideki başarı, rahatsızlığın tekrarlama olasılığını belirleyen önemli bir faktördür.
Kıl dönmesi tedavisi için ameliyatlı ve ameliyatsız seçenekler bulunmaktadır. Cerrahi müdahale, özellikle tekrarlayan durumlarda tercih edilebilen bir seçenektir. Ancak normal tedavi yöntemleri başarılı olmazsa veya rahatsızlık sürekli tekrarlıyorsa cerrahi uygulamalar da düşünülebilir.
Ameliyat sırasında, temel olarak sorunlu bölgenin çıkartılması gerçekleştirilir. Bu operasyon, açık veya kapalı yöntemlerle yapılabilir. İyileşme süreci açık ameliyatlar için 8 ila 10 hafta, kapalı ameliyatlar için ise 3 ila 4 hafta arasında değişebilir. Bu süre zarfında hastalara reçete edilen ilaçların doğru bir şekilde kullanılması önemlidir.
Kıl dönmesi tedavisi için standart bir yöntem bulunmamakla birlikte, en uygun tedavi seçeneği genellikle uzman bir muayene sonrasında belirlenir.
Kristalize fenol kullanılarak gerçekleştirilen kimyasal koterizasyon prensibine dayanan bu yöntem, erken dönem kıl dönmesi hastalarında etkili olabilir. Dikiş gerektirmez ve aynı gün içinde işe dönülebilir. Yalnızca bölge uyuşturularak gerçekleştirilen bu 5 dakikalık işlem, gerektiğinde 2-3 kez tekrarlanabilir.
Erken dönem kıl dönmelerinde uygulanabilen bir yöntem olan mikrosinüsektomi, dikişsiz veya 1-2 dikiş ile gerçekleştirilebilir. Pansuman gerektirmez ve aynı gün içinde işe dönülebilir. Sadece ameliyat bölgesi lokal olarak uyuşturularak 5-10 dakika süren bu işlem, kıl köklerini küçük çıkarılma prensibine dayanır.
Mikrosinüsektomi işlemi sonrasında kalmış kıl köklerini hedefleyen fenol uygulamasını içeren bu yöntem, aynı gün içinde işe dönüşe izin verir. Yalnızca ameliyat bölgesi lokal olarak uyuşturularak 10-15 dakika süren bu işlem, hastanede yatış gerektirmez ve pansuman yapılmasını zorunlu kılmaz.
Uzun iyileşme süresi nedeniyle pek tercih edilmeyen bu yöntemde, kıl dönmesi alanı genişçe çıkarılır ve bırakılır. İyileşme süreci ortalama 3 aydır ve pansuman gerektirir. Lokal, spinal veya genel anestezi ile uygulanabilir.
Mikrosinüsektomi veya kristalize fenol uygulaması için uygun olmayan durumlarda tercih edilen bu yöntemde, kıl dönmesi alanı genişçe çıkarılır ve dikilerek kapatılır. Dikiş hattı, karydakis prosedüründe orta hattın sağına ya da soluna kaydırılır. Lokal anestezi, spinal anestezi veya genel anestezi ile uygulanabilir.
Kıl dönmesi alanı çıkarılarak, kalçadan çevrilen doku ile kapatılan bu yöntem, her türlü zorlu ve tekrarlayan kıl dönmesi vakalarında kullanılabilir. Spinal veya genel anestezi gerektirir ve hastanede bir gece kalışı önerilir. Sadece 2 gün pansuman yapılır ve 15 gün boyunca dikiş hattının gerilmemesi önemlidir. Dikişler 15. gün alınır.
Teknik, tecrübe ve malzeme kalitesi, tedavi sürecindeki en kritik etmenlerdir.
Kıl dönmesinden korunma yöntemleri, hastalığın temel nedenlerinin ortadan kaldırılmasıyla sağlanır. Bu nedenle, kıl dönmesi sorunundan kaçınmak için ilk dikkat edilmesi gereken husus hijyen kurallarıdır. Temizlik ve hijyen kurallarına uyulduğunda, kıl dönmesi ile başa çıkma ihtimali azalır. Duş sırasında özellikle kuyruk sokumu bölgesi, kılların biriktiği yer, sert bir lifle ovulmalıdır. Ayrıca, iç çamaşırları düzenli olarak değiştirilmeli ve kuyruk sokumu bölgesi ıslak bırakılmamalıdır. Kıl oranı fazla olan kişiler, tüy dökücü kremler veya lazer epilasyon tedavisi gibi yöntemlere başvurarak kıl dönmesini engelleyebilirler.
Kıl dönmesi genellikle kuyruk sokumu bölgesinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır ve genellikle erkeklerde görülür. Ancak, bu sorun aynı zamanda vücudun farklı bölgelerinde, örneğin ense veya saç bölgesinde de ortaya çıkabilir. Tıbbi terimle “pilonidal sinüs” olarak adlandırılan kıl dönmesi, uzun süre oturma gibi durumlarla ilişkilendirilmiştir, özellikle ikinci dünya savaşı döneminde cip sürücülerinde sıkça görülmesi nedeniyle “cip sürücüsü hastalığı” olarak anılmıştır.
Ülkemizde genellikle 15 ila 35 yaş arasındaki erkeklerde sıkça görülen kıl dönmesi, son yıllarda kadınlarda da tespit edilmeye başlanmıştır. Ancak, genel olarak daha tüylü vücut yapısına sahip olan erkeklerde daha sık görüldüğü belirtilmektedir.
Kıl dönmesi genellikle geç fark edilen bir hastalıktır ve genel tarama testlerinde sıklıkla tespit edilmez. Bu nedenle, genellikle şiddetli ağrı, apse veya kötü kokulu akıntı gibi belirtilerle ortaya çıktığında doktora başvurulur. Kıl dönmesi tedavi edilmezse, ciddi komplikasyonlara neden olabilir, bu nedenle tedavi süreci önemlidir.
Kıl dönmesi hastaları bazen kuyruk sokumundaki keseyi sivilce olarak yanlış bir şekilde değerlendirerek, yanlış bölümlere ve doktorlara başvurabilmektedir. Kıl dönmesi hastalığı ile ilgili doğru tanı ve etkili tedavi için genel cerrahi doktorlarına başvurulmalıdır. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir. Doktor seçiminde, rektumun son bölümü olan kalın bağırsağın ve anüs bölgesinin hastalıkları konusunda deneyimli olan proktoloji uzmanlarının tercih edilmesi önemlidir. Ayrıca, cerrahi yöntemlerin kullanılacağı bir tedavi sürecinde, seçilen hastanenin tıbbi alt yapısının yeterli olması da önemli bir faktördür.