Ağız Kuruluğu Nasıl Geçer, Hangi Doktora Gidilir? telefon numarası, müşteri hizmetleri ve adres bilgilerine hızlı ulaşmak isterseniz aşağıdaki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.
Kserostomi olarak da adlandırılan ağız kuruluğu, vücudun tükürük üretimindeki azalmadan kaynaklanan bir durumdur. Tükürük salgısı, genellikle fark etmediğimiz ancak vücudumuzun sağlığı açısından son derece önemli olan bir sıvıdır. Bu salgı sayesinde ağız nemli kalır, diş çürükleri önlenir, ağız içindeki enfeksiyonlar engellenir ve konuşma ile yutma gibi aktiviteler daha rahat hale gelir. Ayrıca sindirimin ilk aşaması olan ağızda, tükürük salgısındaki enzimler aracılığıyla sindirim sistemine yardımcı olunur ve midedeki sindirim yükü azalır.
Ancak bazen vücuttaki tükürük salgısı belirli faktörlere bağlı olarak normal seviyenin altına düşebilir. Normal seviye burada, genellikle günde 500 ml tükürük üretimi olarak kabul edilir. Üretilen tükürük miktarının bu değerin altına düşmesi, ağız içindeki nemin kaybedilmesine ve kuru bir durumun ortaya çıkmasına neden olur.
Bu durum, bireyin sürekli rahatsız hissetmesine yol açabilir. Ayrıca yutma ve konuşma gibi temel aktivitelerde zorluk yaşanabilir. Ağız kuruluğu, birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Birçok kişi, ağız kuruluğunu uzun süre boyunca ciddi bir sorun olarak göz ardı edebilir, ancak bu durum, altında yatan başka ciddi sağlık sorunlarının bir belirtisi olabilir. Bu nedenle, uzun süreli ağız kuruluğu yaşayan kişilerin mutlaka bir uzman hekime danışmaları ve muayene olmaları önemlidir.
Ağız kuruluğunun kökenleri, kişinin kullandığı ilaç türleri, altta yatan hastalıklar veya benimsediği çeşitli zararlı alışkanlıklara bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, ağız kuruluğunun nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
İlaç tedavisi görmek ve birden fazla ilaç kullanmak, ağız kuruluğunun ana faktörlerinden biridir. Antidepresanlar, hipertansiyon ilaçları, burun açıcılar, antihistaminikler, diüretikler ve ağrı kesiciler gibi ilaçlar, sıklıkla ağız kuruluğu semptomlarına neden olur. Anti-anksiyete ilaçları, kemoterapi ilaçları, kas gevşetici ilaçlar ve Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar da ağız kuruluğuna yol açabilir.
Hodgkin Lenfoma, AIDS, Parkinson gibi hastalıklar, ek bir semptom olarak ağız kuruluğu yaşayabilir.
Romatizmal hastalıklar, sjögren sendromu, Tip 1 Diyabet veya anoreksiya nervoza gibi hastalıklar da ağız kuruluğuna neden olabilir. Kabakulak hastalığı, parkinson hastalığı, anemi, kistik fibrozis, verem (tüberküloz), felç, kronik böbrek yetmezliği, bell paralizisi, amiloidoz, HIV ve siyalolitiazis gibi hastalıklar da tükürük salgısını etkileyebilir.
Sürekli ağızdan nefes alıp verme, özellikle solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle burun solunumunda zorlanan kişilerde ağız kuruluğuna neden olabilir.
Hormonal değişiklikler, menopoz, gebelik veya andropoz gibi dönemlerde ağız kuruluğuna sebep olabilir.
Radyasyon maruziyeti, özellikle baş veya boyun bölgesinin yoğun radyasyona maruz kalması, tükürük bezlerinin işlevini olumsuz etkileyerek ağız kuruluğuna yol açabilir.
Kanser tedavisi gören hastalar, radyasyon tedavisi sırasında tükürük bezlerine zarar verebilir, bu da kalıcı ağız kuruluğuna neden olabilir.
Yukarıda belirtilen kserostomi nedenlerine ek olarak, uzun süreli sigara kullanımı, ağızdan nefes alma alışkanlığı, burun eğriliği, tükürük bezlerini etkileyecek ameliyatlar, aşırı alkol veya kahve tüketimi, yoğun stres gibi durumlar da ağız kuruluğuna sebep olabilir.
Ağız kuruluğunun gece ortaya çıkmasının başlıca nedenlerinden biri, gece boyunca ağzı açık uyuma ve horlama alışkanlığıdır. Bu alışkanlıklara sahip olan bireylerde, tükürük eksikliği ve sonucunda ağız kuruluğu ortaya çıkabilir. Ayrıca, gün içinde kullanılan çeşitli ilaçların etkisiyle de gece vakti ağız kuruluğu yaşanabilir.
Ağız kuruluğu, sadece basit bir sorun gibi göründüğünden, birçok kişi tarafından genellikle göz ardı edilmektedir. Ancak, bu durumun ortaya çıkardığı belirtiler zaman içinde ilerleyebilir ve kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Uzun süre boyunca ağız kuruluğu yaşayan bireylerde diş çürüğü olasılığı artar. Ayrıca ağızda enfeksiyon gelişme riskinde de bir artış görülebilir. Ağız kuruluğunun en belirgin belirtilerinden biri, kötü nefes veya ağız kokusudur. Ağızın kuruması sonucunda kişi sürekli su içme ihtiyacı hissedebilir. Bunun yanı sıra dudaklarda veya ağız içinde istenmeyen görüntüler ortaya çıkabilir.
Örneğin dudaklar çatlayabilir, ağız içinde aft adı verilen yaralar oluşabilir ve diş etlerinde iltihaplanma gözlemlenebilir. Kısa vadede ortaya çıkan diğer bir belirti, yutma, tat alma ve çiğneme zorluğudur. Çünkü ağızdaki kuruluk boğazı etkiler ve bu durum, hem yutmayı hem de konuşmayı zorlaştırabilir.
Sonuç olarak, ses kısıklığı ve boğaz ağrısı gibi durumlar da ortaya çıkabilir. Ayrıca, kişinin ağzında metalik bir tat hissetmesi de olasıdır. Ağız kuruluğu belirtilerinden bir diğeri, takma diş kullanan kişileri etkileyebilir. Ağız yeterince nemli olmadığı için kişi dişlerini yerine oturtmada zorluk yaşayabilir.
Ağız kuruluğu teşhisi için ilk adım genellikle kişiye kapsamlı bir fiziksel muayene yapmaktır. İlk olarak, kişinin tükürük seviyesi ölçülür. Bu amaçla, bireye çiğnemesi için parafin verilir ve üretilen tükürük miktarı ölçülür. Bu verilere dayanarak, eğer kişinin tükürük salgılaması ve akış hızı belirlenen değerlerin altındaysa, bu durum ağız kuruluğuna işaret edebilir.
Kserostomi teşhisi yapılırken, aynı zamanda kişinin yaşadığı semptomlar da dikkate alınır. Ağız kuruluğuna bağlı olarak yutma veya konuşma zorluğu gibi sorunlar yaşanıp yaşanmadığı test edilir. Tüm bu fiziksel muayene sürecinin ardından, doktor elde edilen verileri birleştirir ve kişiye ağız kuruluğu tanısı konulur.
Ağız kuruluğu sorununu hafifletmek için kişinin alabileceği bir dizi önlem bulunmaktadır. Ancak, bazen alınan bu önlemler ağız kuruluğunda belirgin bir iyileşme sağlamayabilir, bu durumda uzman bir doktordan yardım almak önemlidir. Ağız kuruluğuna karşı alınabilecek en basit öneri; yeterli su içmektir. Ayrıca, zaten ağız kuruluğu nedeniyle yutma zorluğu yaşayan kişilere, yemek sırasında su içmeleri tavsiye edilir.
Aynı zamanda, eğer kişinin ağızdan nefes alma alışkanlığı varsa, bu alışkanlıktan vazgeçmeli ve burundan nefes almalıdır. Horlama sorunu varsa, yani gece boyunca ağızdan nefes almak zorunda kalınıyorsa, bu durum da ek olarak tedavi edilmelidir. Ksilitol ve E vitamini içeren ürünler, ağız ve dudak sağlığını korumada yardımcı olabilir. Bunların yanı sıra, kişi mümkünse çok sıcak veya aşırı baharatlı yiyecekleri tüketmekten kaçınmalıdır.
Ağız kuruluğunu önlemek için alınabilecek bazı önlemler bulunmaktadır. Düzenli olarak kahve, alkol veya sigara gibi ağız kuruluğuna neden olabilen ürünlerden kaçınmak önemlidir. Bu ürünler aynı zamanda ağızı tahriş edebilen maddeler içerir, bu nedenle ağız kuruluğu ve tahriş bir araya geldiğinde rahatsız edici bir durum ortaya çıkabilir. Ayrıca, çeşitli burun açıcı ilaçların da ağız kuruluğuna neden olabileceği unutulmamalıdır.
Bu nedenle, doktor kontrolü olmadan rastgele ilaç kullanımından kaçınılmalı ve bu tür ilaçlar uzun süre kullanılmamalıdır. Ağız kuruluğu yaşayan bireylerin diş çürüğü riski daha yüksek olduğundan, şekerli veya asitli gıdalardan kaçınmak, diş sağlığını korumak için önemlidir.
Ağız kuruluğu tedavisi için birçok farklı sebep bulunabilir, bu sebepler ilaç kullanımı, kötü alışkanlıklar, horlama, kuruluğa neden olabilecek gıdaların tüketimi vb. durumları içerir. Bu nedenle ağız kuruluğunun tedavisi için standart bir çözüm önerisi yoktur, tedavi programı kişiden kişiye değişebilir.
Doktor tarafından reçete edilen tükürük bezlerini uyarıcı ilaçlar, ağız kuruluğu tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca, ksilitol içeren sakız kullanmak, salgılanan tükürük miktarını artırarak ağız kuruluğuyla mücadelede etkili olabilir. Yutma güçlüğü veya çiğneme zorluğu yaşayan kişilere ise yine ksilitol içeren tabletler veya pastiller reçete edilebilir.
Ağız kuruluğu şiddetli hale geldiyse ve ilaç kullanımından kaynaklanıyorsa, ilacın değiştirilmesi bir seçenek olabilir. Horlama nedeniyle oluşan ağız kuruluğunda ise temel olarak horlama sorununu çözmeye yönelik bir tedavi uygulanır.
Ağız kuruluğu belirtileri gösteren bireylerin öncelikle diş hekimine başvurması önemlidir. Eğer ağız kuruluğu diş sorunlarından kaynaklanmıyorsa, hastaların iç hastalıkları (dahiliye) bölümünde uzman bir doktordan randevu alması gerekmektedir. Altta yatan hastalığın tedavisiyle birlikte, tükürük bezlerini uyarıcı ilaçların kullanımı da önerilebilir. Bu durumu yaşayan kişilerin ayrıca su tüketimini arttırmaları tavsiye edilmektedir.